Kayı Boyu ve Osmanlı Beyliği
Kayı Boyu:
Oğuzların Bozok kolundan bir boydur. Osmanlı Hanedanı bu boydan gelmiştir. Reşidüddin'nin listesinde sembolleri şahin, yani şahinlerin en büyüğü olan akdoğan'dır.
Kayı kelime anlamı olarak güç, kuvvet ve kudret sahibi demektir. Kayı boyunun damgası, iki ok ve bir yaydan oluşur. Babası Gün Han ve dedesi Oğuz Han olan Kayı Han bu boyun ilk atasıdır.
Anadolu'ya gelen boylardan biri olmakla beraber önce Ahlat bölgesine yerleşmişlerdir. Anadolu Selçuklu sultanı I. Alâeddin Keykubad bu sırada göçebe hayatını yaşayan Kayıları;Viranşehir, Halep ve Karacadağ yöresine yerleştirmiştir. Ertuğrul Bey ile Dündar beyler Söğüt ve Domaniç yörelerine yerleşmişlerdir. Söğüt'ü kışlak, Domaniç'i yaylak olarak kullanmışlardır.
Ertuğrul Bey, bu tarihlerde Türkiye Selçukluları Devleti’nin batı sınırında bir ”uçbeyi’ idi.Uçbeylerinin görevi sınırları korumaktı.Ertuğrul Bey, çok ileri bir yaşta Söğüt’te vefat etti (1281).
Kayı Boyu, Osmanlının kuruluş dönemlerinde Evrenos Gazi veHacı İlbey gibi beyleri ile balkanların fethinde büyük yararlılık göstermiş, Vardar ovası ve Kaza-i Cuma yöresine yerleşmişlerdir. Evrenos Gazi ve Hacı İlbey'in aileleri bugün bile bilinmektedir.
Osman Gazi'nin ağabeyi olan Gündüz Alp (Gündüz Bey) soyundan gelen Amuca Kabilesi (Amucalar), halen Yozgat kadışehri örencik köyü , Kırklareli ve Tekirdağ'ın çeşitli köylerinde, Güneydoğu Bulgaristan'da, Balıkesir'in Ertuğrulköyünde ve Eskişehir Mihalıççık ilçesinde varlıklarını sürdürmektedirler.
Osmanlı Beyliği :
Osmanlı İmparatorluğu Kuruluş Dönemi (1299 (?) - 1453),Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan Konstanniyye'nin fethine (29 Mayıs 1453) kadar devam ettiği kabul edilen dönemdir.
Beylik öncesi dönem
Moğol saldırıları sonucu Kayı soyundan Kaya Alp'in oğluSüleyman Şah, Horasan'dan 50.000 kişi ile Erzincan ve Ahlatyakınlarına 1224 yılında gelerek buraya yerleşmiştir. Yedi yıl sonra bu boy Fırat Nehri yatağını izleyerek Halep üzerinden Horasan'a dönmek istedi; ancak Caber Kalesi önlerinde Süleyman Şah atıyla suya düşerek öldü. Bu olay, onun emrindeki ailelerin dağılmasına yol açtı. Bazı aiӀeӀer Suriye'de kaldı, bazı aileler ise Anadolu içlerine ilerledi.
Süleyman Şah'ın dört oğlu vardı; Sungur Tekin, Gündoğdu, Dündar ve Ertuğrul. Bunlardan ilk ikisi Horasan'a döndü, diğer ikisi ise yanlarında yaklaşık 400 aile ile Erzurum civarına gitti veSürmeli Çukur Ovası'na yerleşti. Bunlardan bir bölük ise Pasin Ovası'na yerleşti.
Dündar ve Ertuğrul, emrindeki ailelerӀe batıya ilerlerken iki ordunun savaşına rastladı. Bu iki ordudan güçsüz olarak gördüklerine yardım etmeye karar verdiler. Bu karar onların ileriki yaşamlarını oldukça etkiledi; çünkü güçsüz olup onların yardımıyla savaşı kazanan taraf Anadolu Selçuklu ordusu, düşman ise bir Moğol ordusuydu. Ertuğrul, bu yardımı sayesinde Selçuklu sultanı III. Alaeddin Keykubat ile tanıştı ve onu koruyucu olarak tanıyıp elini öptü. Sultan da ona hediye olarak Domaniç ve Ermeni dağlarını yaylak, Söğütyakınlarındaki ovayı da kışlak olarak verdi.
Ertuğrul'un ailesi oraya vardığında Kütahya'nın kuzeyindekiKaracahisar mevkiinde Rumlar yaşıyordu. Ertuğrul bu Rumlartarafından rahatsız edilince Alaaddin'den sefer için izin istedi ve sefer yapıp bölgeyi aldı. Zafer haberini Eskişehir'de alan III. Alaeddin Keykubat, Eskişehir'in adını "Sultanönü"'ye çevirdi ve Ertuğrul Gazi'ye verdi
Beyliğin kuruluşu ve genişlemesi
Osman Gazi
Babasının ölümü üzerine 1281'de aşiretin başına geçen Osman Gazi, 1284'te Bizanslılara ait olan Kulaca Hisar'ı ele geçirdi. İlerleyen yıllarda fetihlerine devam etti; 1288'de Karacahisar'ı, 1298'de Bilecik'i fethetti. 1299'da, III. Alaeddin Keykubad'ın kaçmak zorunda kalması ile Anadolu Selçuklu Devletiyöneticisiz kaldı. Bunun üzerine aynı yıl bağımsızlığını ilan etti. (Bu tarih, birçok tarihçi tarafından beyliğin kuruluşu olarak nitelendirildi fakat Halil İnalcık, kuruluşun 1302 yılında gerçekleşen Koyunhisar Muharebesi ile gerçekleştiğini öne sürdü.[1]) 1301'de Yenişehir'i ele geçirdi ve 1302'de Bizans ile yapılan ilk silahlı çarpışma olarak bilinen Koyunhisar Muharebesi'ni kazandı.[2] 1321'de Mudanya ele geçirildi; 1326'da, Bursa Kuşatması sırasında vefat etti. Şehir, vefatından sonra fethedildi. Yerine, oğlu Orhan Bey geçti.
Osman Gazi, Anadolu'da faaliyet gösteren meslek teşkilatıAhiler'in desteğini aldı ve teşkilatın lideri Şeyh Edebali'nin kızı ile evlendi. Ayrıca diğer Türk beylikleri ile mücadeleden kaçındı ve sınırlarını Bizans toprakları yönünde genişletti.
Beylikten devlete geçiş ve kurumsallaşma
Orhan Gazi
Orhan Gazi, beyliğin başına geçmeden önce Yarhisar tekfurunun kızı Holofira ile evlendi; 1326'da babasının ölümü ile beyliğin başına geçti ve aynı yıl Bursa'yı fethederek başkent yaptı. İlerleyen yıllarda İznik'i kuşattı fakat Bizans İmparatoruIII. Andronikos'un karşı saldırıya geçmesi üzerine kuşatmayı kaldırdı. İki taraf, 1329'da Maltepe Muharebesi'nde karşılaştı; savaşın kazananı Osmanlılar oldu ve böylece Kocaeli Yarımadası'nın fethi tamamlanarak Bizans'ın Anadolu toprakları ile bağlantısı kesildi. 1331'de İznik, 1337'de İzmit ele geçirildi. 1345 yılına gelindiğinde Karesioğulları Beyliği, Osmanlı topraklarına katıldı.[3] Beyliğin alınması ile Anadolu Türk siyasi birliğinin sağlanması yolundaki ilk adım atıldı ve Osmanlı, Karesioğulları'nın donanmasından yararlandı. Ayrıca beyliğin konumu sayesinde Rumeli'ye geçiş kolaylaştı. Orhan Gazi, 1346'da Yannis Kantakuzenos'un kızı ile evlendi ve 1347'de Bizans tahtına geçmesini sağladı. Bizans'a, Balkan devletleri ile yaptığı savaşlarda asker yardımında bulundu. Yardımların karşılığı olarak kendisine 1353'te Gelibolu Yarımadası'ndaki Çimpe Kalesi verildi. Böylece Osmanlılar, Rumeli'deki ilk topraklarını kazandılar.
Orhan Gazi, beyliği devlet haline getirdi ve teşkilatlanma çalışmalarına önem verdi. Saltanatı sırasında, ilk Osmanlı medresesini İznik'te açtı; yaya ve müsellem ordusunu kurdu. İlkDivan'ı topladı ve vezirlik makamını oluşturdu. İlk kadı ve subaşıatamalarını yaptı. 1362'da vefat etmesinin üzerine, tahta I. Murad geçti.
I. Murad
Murad Hüdevandigâr olarak da bilinen I. Murad, tahta geçmeden önce 1350'li yıllarda ağabeyi Süleyman ile birlikte Rumeli'de gerçekleştirilen bazı akınlara katıldı. Saltanatı boyunca sınırlarını Balkan topraklarında ilerletmeye özen gösterdi, bunun yanı sıra Anadolu'daki komşu Türk beyliklerinden bazılarının topraklarına çeşitli yollarla sahip oldu. 1363'te Bizans ile yaptığı Sazlıdere Muharebesi sonrasındaEdirne'yi fethetti. Hemen ardından Filibe ve Gümülcine'yi hakimiyeti altına alarak Bizans'ın Sırp ve Bulgar devletleri ile var olan kara bağlantısını kesti. Fetihlerden rahatsız olan Papa V. Urbanus, bir Haçlı birliği oluşturdu. Osmanlı ordusu ile Haçlı birliği arasında 1364'te yapılan Sırpsındığı Muharebesi, kesin Osmanlı zaferi ile sonuçlandı. Zafer sonucunda Meriç Irmağıtamamen hakimiyet altına alındı ve Balkanlarda ilerlemek daha kolay bir hale geldi.
Haçlıların Balkanlardaki Osmanlı ilerlemesini durdurma çabaları, Çirmen Muharebesi ile devam etti. Sırpsındığı'nın intikamını almak isteyen Sırplar ile 1371'de savaşan Osmanlılar, bir kez daha zafer elde ettiler. Böylece Makedonya'nın fethine ortam hazırlandı; Bulgar kralı, Sırp prensleri ve Bizans Osmanlı üstünlüğünü kabul etti. İlerleyen yıllarda oğlu Bayezid'i, Germiyanoğulları beyi Süleyman Şah'ın kızı ile evlendirdi. Böylece çeyiz yolu ile Kütahya, Simav, Tavşanlı ve Emet'i hakimiyeti altına aldı. Hamitoğulları'ndan para karşılığında Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Seydişehir ve Isparta'yı satın aldı. Böylece Karamanoğulları ile sınır komşusu oldu. Anadolu'da bu faaliyetler sürerken Balkanlar yönündeki genişleme devam etti. 1386'da[A] Sırplarla yapılan Ploşnik Muharebesi'nde Osmanlı birlikleri başarısız oldu. Bunun üzerine Balkan devletleri yeni bir Haçlı ordusu oluşturdu. İki ordu 1389'da I. Kosova Muharebesi'nde karşılaştı. Savaş, Osmanlı galibiyetiyle sonuçlandı fakat I. Murad, Sırp Miloš Obilićtarafından şehit edildi.
Murad Hüdevandigâr, saltanatı sırasında var olan "Devlet hükümdar ve ailesinin ortak malıdır." anlayışını "Devlet hükümdar ve oğullarının ortak malıdır." anlayışı ile değiştirdi. Böylece taht kavgalarını azaltmayı amaçladı. Kurumsallaşmaya önem verdi; başkenti Edirne'ye taşıdı ve Yeniçeri Ocağı'nı kurdu. Ülkeyi ilk kez eyaletlere ayırarak Rumeli Eyaleti'ni oluşturdu.[4]
I. Bayezid
Osmanlılar ile başta Karamanoğulları olmak üzere,Anadolu Türkmen beylikleri arasındaki mücadele, I.Murad'ın oğlu Yıldırım Bayezid(I. Bayezid (1360-1403)döneminde,tüm beyliklerin ortadan kalkması ve beyliklerinin Osmanlı topraklarına katılmasıyla sonuçlandı.Bu dönemde Osmanlılar,Türkmen beyliklerinin topraklarından başka,Kadı Burhanettin'in mülkü sayılan Sivas,Kayseri,Malatya ve Elbistan'ı da ele geçirmeyi başardılar;böylece Osmanlı sınırı doğuda Fırat'a kadar genişledi.
Ankara Savaşı ve Fetret Devri
Ancak bu durum,Osmanlılar'ı toprakları ellerinden alınan beylerin sığındığı Timur'la karşı karşıya getirdi.Osmanlı yönetimine geçen Anadolu Türkmen beyliklerinin asker ve yöneticileri henüz büyük ölçüde eski beylerine bağlılıklarını koruyorlardı.Bunlar Ankara Savaşı(1402)sırasında Timur ordusunda bulunan eski beylerinin yanına geçtiler.Bu hemAnkara Savaşı'nda Osmanlıların yenilmesine, hem de 14.yy'da kurulmuş olan Anadolu siyâsi birliğinin dağılmasına neden oldu. Osmanlılar, Anadolu'nun siyâsi birliğini yeniden ancak 15.yy'ın ikinci yarısında, II. Mehmed döneminde kurabildiler.
Ankara Savaşı'nda Osmanlıların uğradığı ağır yenilgi, yalnız Anadolu'daki siyâsi birliğin parçalanmasına neden olmakla kalmadı, Osmanlı Devleti'nin kendi içinde de parçalanmalara yol açtı. Yıldırım Bayezid'in oğulları Süleyman Çelebi, İsa Çelebi,Musa Çelebi, Mehmed Çelebi, Osmanlı tahtına sahip olabilmek için birbirleriyle mücadeleye giriştiler. "Fetret Devri" adı verilen ve 1413'e kadar süren bu taht kavgası dönemi, Mehmed Çelebi'nin (I. Mehmed) (1413 - 1421) kardeşlerini ortadan kaldırıp, Osmanlı Devleti'nin birliğini yeniden sağlamasıyla sona erdi. Ankara Savaşı'ndan sonra dikkati çeken en önemli özelliklerden biri, Anadolu'daki eski Türkmen beyliklerinin yeniden kurulmasına, Osmanlı Devleti'nin de Bayezid'in oğulları arasında parçalanmasına karşın Balkan uluslarının Osmanlı yönetiminden kurtulmak için girişimde bulunmamalarıdır. Bunun da nedeni büyük ölçüde, Osmanlı düzeninin, özellikle mîri toprak düzeninin, Balkan derebeylik düzeninden daha iyi, daha ileri bir düzen olması ve Balkan halklarının büyük ölçüde bu düzenden hoşnut olmalarıdır.
Ankara Savaşı'ndaki ağır yenilgi, Osmanlı gelişmesini yarım yüzyıl kadar geciktirmiş oldu. Ancak Osmanlı Devleti, bir devleti tümüyle tarih sahnesinden silebilecek kadar büyük ve önemli olan bu sarsıntıyı atlatabildi; yarım yüzyıllık bir gecikmeyle de olsa yeniden gelişme ve büyüme yoluna girdi.
II. Murad
1451'de II. Murad (1421 - 1444, 1446 - 1451) ölüp de yerine oğlu Fatih Sultan Mehmed (1444 - 1446, 1451 - 1481) ikinci kezpadişah olduğunda, artık Osmanlı Devleti, Ankara Savaşı'nın tüm sarsıntılarını atlatmış ve kuruluş dönemini tamamlamış birdevlet idi. II. Mehmed, atalarının birçok defa girişip de başaramadıkları İstanbul'u alma emelini gerçekleştirebilecek kadar kendini güçlü hissediyordu. Fetihle Osmanlı Devleti, artık bir imparatorluk olacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder